8.
danimarkalıların "(gbkz: cozy)" yaşam tarzına verdikleri isim. hü:ge(h) diye okunur. sondaki h vurgusuz okunur. danimarkada ve iskandinav ülkelerindeki kültürel hygge konseptinin bizim kültürümüzde tam bir karşılığı yok. sade ve evcil yaşam, sakin yaşam, rahatlık ve konfor, aile sıcaklığı gibi şeylerle açıklayabiliriz belki. hygge terimi küresel dünyada (bkz: the dannish art of living: hygge) kitabıyla ün kazanmıştır. instagram'da rahatlatan "(gbkz: cozy)" paylaşımlar yapan bir hesap da var: hygge türkiye.
hygge konseptiyle ilişkilendirilen aktivitelere gelince:
-(gbkz: citta slow) ya da slow city (yavaş şehir) dedikleri olayla biraz benzer. hayatta çok şeyi az zamana sığdırmak yerine, az şeyi zamana yayarak tadını çıkartma üzerine kurulu. örneğin, tüm akşam boyunca ormanlık alanda yapılan temposuz yürüyüşler, sporculuk amacı taşımayan, arkadaşlarla/aileyle (gbkz: yakınlaşmak) ve (gbkz: bağ kurmak) için yapılan gösterişsiz tatiller, doğa kampları ve ufak geziler hygge sayılabilir.
-hygge denince verilen en klasik örnek akşam arkadaşları eve toplayıp bir mum ışığında yemek yiyip sohbet etmek, birbirini dinlemek. tabii bizde aile ya da arkadaş toplaşması denince akla ya haldır haldır kısır servisi yapmak ya da içmek geliyor.
-evde battaniye altında kedi-kitap-kahve yapmak.
-ben evde ailecek şaban filmi izlemeyi de çok (gbkz: hygge) buluyorum. herkes gülüyor, hafif bir nostaljisi var, çok kafa yorduracak şeyler değiller vs.
-elektrikler gidince ev ahalisinin tek bir odada toplanması ve biten şarjlar dolayısıyla sohbete mecbur kalması tam bir (gbkz: hygge).
-bence taşınmak hygge. her yer koli, internet yok, ocak tam kurulu değil, idareten lahmacun yaptırıp üstüne gazete serili masada yiyorsunuz ailecek. bir iş bölümü var, herkes herkese yardım ediyor vs.
peki, günlük hayatın içinde nasıl hygge olabiliriz?
bana göre hygge, doğudaki (gbkz: mindfulness) tarzının batıdaki karşılığı gibi. anı yaşamak, fazla ve abartılı şeylerden kaçınmak, özellikle insan konusunda (gbkz: cimri) olmak, ama o az sayıda kişiyle (gbkz: daha yoğun) ve (gbkz: samimi) ilişkiler kurmak demek.
mesela:
-15 kişilik lise arkadaş grubuzla her 15'te 1 (gbkz: süslü) bir cafede buluşmak yerine, en sevdiğiniz 3'üyle basit bir yerde buluşup ince belli bardaktan çay içerken gerçekten birbirinizi dinleyebilirsiniz.
-her ders arasında ya da öğle arasında (veya haftasonları) ofisten/okuldan (gbkz: çok da bayılmadığınız) insanlarla mangal planı, bilmem nerdeki restorana gitme planı, ders arasıysa 10 kişi kantinde boş yapma planı vs. yapmak yerine; 1 ya da 2 kişiyle oturabilir, hatta tek başınıza yemek yiyebilirsiniz.
-alışverişi ve dolayısıyla tüketimi azaltabilirsiniz. (bkz: tüketmiyoruz kampanyası) az parçayla çok kombin yapmak, 3 tane ayakkabıyla yaşamayı öğrenmek, her gördüğünü almamak, evde yemek yapmak vs. hepsiyle ilgili tonlarca öneri ve örnek var internette.
-hayattan dramayı çıkartmak. işte esas hygge bu. görümce düğünde yüzünü askıttı diye konuşan insanları hayatınızdan ayıklayabilir, kendinizdeki bu dürtüleri kontrol altına alabilirsiniz.
kısacası; kafasal, ruhsal, mantıksal, duygusal, fiziksel ve maddi olarak bir sadeleşme, sadeleşirken de aslında zenginleşme ve yoğunlaşma tarzıdır hygge.
23 mart 2018 17:03
23 mart 2018 17:12