16.
biyolog bir arkadaşımın tavsiyesiyle uygulamaya başlayacağım, anti-bakteriyel bir yağ ile ağız çalkalama/ağız gargarası yapma işlemi. asıl hedef vücudumuzda bulunan candidalar.
henüz yapmaya başlamadığım halde başlığa yazmamın sebebi, son bir iki günümü bu konuda araştırmaya ayırmış olmam ve yaptıkça /sonuçlarını gördükçe burayı güncellemek istemem. arkadaşımdan dinlediklerim ve kendi araştırmalarımla öğrendiklerim şu şekilde:
^ öncelikle vücudumuzda çok miktarda candida mantarı bulunuyor. bu mantar özellikle kadınlarda vajinal mantar olarak ortaya çıkıyor. birçoğunuz aşinasınızdır. genelde bu problemle jinekoloğa gidiliyor, kremler, fitiller, haplar kullanılıyor, bir süre rahatlama sağlanıyor ama sonrasında yine geliyorlar. geri gelmiyorlarsa, kişinin bağışıklığı yüksek olduğundan dolayı. yoksa bu mantarlar verilen tedavilerle yok olacak gibi değilmiş.
^ aslında merkezleri bağırsak ama tüm vücudu ele geçirebilirler. son zamanlarda herkesin bangır bangır bağırdığı bağırsak sağlığı ve bağırsağımızın ikinci beynimiz olduğu gerçeği, candida mantarının da çözümü için önemli.
^ gripten kansere birçok hastalığın gizli sebebi candida mantarı deniyor. tabii ki benim bu konuda bir uzmanlığım yok ama öyle araştırmalar okudum ve izledim ki , tanı konulamayan, sebebi ve çaresi bulunamayan birçok kronik rahatsızlığın candida mantarı kontrol altına alındığında ortadan kalktığı yönünde ciddi iddialar varmış. biyolog arkadaşım ilk söylediğinde “ o zaman ben öldüm, çocukluğumdan beri vajinal mantarım geçmiyor” dedim ve abarttığını düşündüm. biraz araştırınca tıp dünyasında , özellikle kanser/diyabet/ hücre bozuklukları / depresyon alanlarında candidaya gitgide daha fazla önem verilmeye başlandığını gördüm. bende bir türlü geçmeyip hayat kalitemi düşüren ancak gittiğim her jinekoloğun çok önemsemediği , “ çok kadında oluyor” dediği bir mantar türünün bu kadar önem arz edeceğini hiç düşünmemiştim.
^kendinizde candida olup olmadığını öğrenmek istiyorsanız, sabah uyandığınızda aç karnına (su bile içmeden) su dolu bir bardağın içine tükürüyorsunuz. yoğun bir tükürük olması lazımmış. eğer ki tükürüğünüz aşağıya doğru salgı şeklinde iniyorsa ne yazık ki candida bünyenizde mevcut. aslında her bünyede mevcut. sadece kontrol altına alınması gerektiğini gösteriyormus.
^ tedavi amaçlı yapılacak en temel şey beslenme düzenini tamamen değiştirmek şeklinde. en çok şekerden beslenen candida, aynı zamanda alkol, sigara, tahıl ve sütü de seviyor. az oksijenli ortamda çoğaldığı için, sigara ve şeker kandaki oksijeni azaltıyor ve candidalara gün doğuyor. tavsiye edilen beslenme düzeni benim ne yazık ki pek de yakın olmadığım karatay tarzı beslenme. aynı zamanda ayşegül çoruhlu , serkan karaismailoğlu gibi doktorların da son zamanlarda savundukları beslenme düzenine yakın. karbonatlı/ kaya tuzlu su içmek, sebze ağırlıklı beslenmek candidayı içerden yok etmede önemli deniyor.
^ bir diğer konu probiyotikler. bu konuda ikili düşünceler var gibi. kimi uzmanlar yoğurt kefir gibi ürünlerin içerdikleri faydalı bakterilerden dolayı mutlaka tüketilmesi gerektiğini savunurken, bir kısım uzman da mayalanmış ürünlerin (turşu da dahil) vücudumuzdaki faydalı bakterileri çoğaltırken candidaları da çoğalttığı yönünde.
^ küçük yaşlardan itibaren antibiyotik kullanımı candidanın kronik hale gelmesinde en büyük suçlu deniyor. vücutta çoğalan candidalar iyi hücreleri ve bakterileri baskılayıp, bağışıklığı düşürüyor. ancak her insan vücudunda doğal olarak bulunduğu ve saçta/ ciltte/ vajinada “basit rahatsızlıklara” yol açtığı için , bu vakte kadar önemsenmediği söyleniyor. bu işi önemseyenlerin iddiası ise, hala tam anlamıyla çaresi bulunmayan birçok hastalığın altta yatan sebebi bu. çünkü bağışıklığı düşürerek, yararlı bakterilerimizi baskılıyor. bu yüzden vücudun farklı bölümleri farklı hastalıklar oluşturuyor. teşhis konulurken de o bölümde oluşan rahatsızlıkla lokal olarak ilgileniliyor (kanserde bile) ancak asıl sorumlu hala ortalıkta dolaşıyor.
^ diğer ilgimi çeken noktası ise ruhsal rahatsızlıklar. özellikle depresyon ve anksiyetenin çağımızda çok yaygınlaşması, antidepresan kullanımının çoğalması da yine candida yüzünden. ayrıca antidepresanlar da antibiyotikler gibi candida sevindirici bir yapıya sahipmiş.
^ tedavi amaçlı önerilen şeylerden biri kandaki oksijeni artırmak için temiz hava ve nefes egzersizleri.
^ asıl başlığa yazma sebebim olan nokta ise candida ile mücadelede oil pulling kısmı. tavsiye edilen yağ ise sadece hindistan cevizi yağı. kaprilik asit açısından en zengin yağ bu ve bu asit candida düşmanı. sabah yine aç karnına, iki yemek kaşığı kadar hindistan cevizi ile ağız çalkalamak özellikle ağızda biriken candidaları dışarı atmada en etkili yöntem deniliyor. dilinizin zaman zaman beyaz olduğunu ya da yediğiniz şeylerden bağımsız renginde beyazlaşma üzerinde sarı sarı birikmeler olduğunu görüyorsanız ağzınızda candida mantarı mevcut. ağızdaki candidaların her sabah bu şekilde yollanması, vücudunuzdaki candidaları azaltacak ama içerden çoğalmaya devam etmemeleri için beslenme düzenini değiştirerek onların besin kaynağını yok etmek asıl önemli nokta. yiyebiliyorsanız bir kaşık kadar da yemeniz öneriliyor. direkt yiyemiyorsanız yemeklere, çaya kahveye karıştırılabilirmiş.
^ geçmeyen seboreik dermatitli bölgelere veya vajinanın dış kısımlarına da lokal olarak uygulanabilir deniyor.
^ beslenme düzeninizi değiştirdiğinizde , yani özellikle şeker, sigara, süt ve tahılları kestiğinizde bol bol su içmeniz, kaya tuzu tüketmeniz önemli. neticede candida mantarının vücutta hakimiyeti azalıp, faydalı bakteriler iş başına geçip, hem sebebini bilmediğiniz birçok hastalığınızın geçeceği hem de ilerde daha tehlikeli hastalıklara yakalanma ihtimalinizin azalacağı yönünde iddialar var.
saçıma sürmek için aldığım hindistan cevizi yağının yıllardır kurtulamadığım candidalara son vereceğini hiç düşünmezdim. hala da bilmiyorum tabii başta da dediğim gibi henüz başlamadım. beslenme düzenimi yoluna koymaya çalışacağım ve yarın sabahtan itibaren oil pullinge başlayacağım.
bu arada amerikayı yeniden keşfetmiş gibi olabilirim. hiçbir tıbbi/ biyolojik eğitimim falan yok. sadece rahat 20 yıldır candida ile yaşayan biri olarak, bir arkadaşımdan tavsiye aldım ve kendi çapımda araştırmalarımı paylaşmak istedim. bazı linkler bırakıyorum:
(link: https://youtu.be/Pi-M3MkySHE)
(link: https://youtu.be/O8kywWA4rmI)
(link: https://www.thecandidadiet.com/coconut-oil/)
böyle bir kitap var (link: http://www.dr.com.tr/Kitap/Cagin-Hastaligi-Kandida/Egitim-Basvuru/Saglik/Beden-Sagligi/urunno=0001726346001)
İki yıl sonra gelen edit: bir süslünün girdimi beğenmesiyle , "oil pulling yaptıkça girdimi güncelleyeceğim" vaadimi hatırladım. Aradan 2 yıl geçtikten sonra, hiç de geç kalmış sayılmam :/ ki normalde sözlükte en tahammül edemediğim şeylerden biri kullandıkça yazarım demeler ve devamının gelmemesidir.
Evet o dönem tasarladığım gibi oil pulline başladım. Bir defa yapması pek hoş değildi, mide bulandırıcı olduğun söylemeliyim ,kaskatı hindistan cevizi yağı önce fazla geliyor ağzınıza. Sonra eriyor tabii, çalkaladıkça köpürüyor, asla yutmamak lazım . Hatta nihayetinde tükürürken lavaboya değil klozete tükürün tavsiyeleri mevcut. Hemen akabinde sifona basarak candidaları ebediyete uğurlamak lazımmış, lavabolarda kalıntıları olmamalıymış.
Gelelim bir türlü gelemediğim neticesine. Yani nasıl söylesem inandırıcı olur ve saçmasapan görünmez bilmiyorum ama ben o ay hamile kaldım. 15 aydır deniyorduk. Bu konuda oldukça hassas ve yaralıydım. Birkaç ay öncesinde bazı basit hap tedavisi denemiş bırakmıştık yani hamileliğin herhangi bir tedaviyle ilişkisi olmadı. O ay normalden farklı olarak sadece oil pulling yaptım. Ne alaka memleket diyebilirsiniz ama yukarda da dediğim gibi uzun yıllardır vajinada candida sorunu yaşayan biriydim. Ağızdan yapınca oradakiler de mi azaldı yoksa genel anlamda bakteri- hormon vs. olumlu bir etkileşim mi oldu bilmiyorum. Ama insan bağlantı kurmadan edemiyor. Son olarak o ay bir de aspirin içmiştim her gün bir tane. Aspirinin de gebe kalma sürecinde önemini gösteren araştırmalar vardı. Ama lütfen bunların hiçbiri tavsiye niteliğinde değildir, her şey tesadüftür bu işlerde bilirsiniz;)
Daha gözle görülür bir etki olarak da ağız kokusu sıfırlanmıştı. Pek olumlu sayılmasa da iştahımı bir nebze açtığını da düşünmüştüm.
Sonrasında gebelik doğum bebek emzirme derken tüm hormonal döngüm değişti ve tekrar da yapmadım bu vakte kadar.
Gecikmeli bir geri dönüş olduğu için sözlük ahalisinden özür diliyor, herkese bu yöntemi denemesini öneriyorum.
9 şubat 2019 23:09
5 mayıs 2021 23:16