30.
1 aylık bir ilişkiden sonra taze taze gözlemlerimi yazayım hemen. yalnız, buradaki bahsi geçen kişi 4 senedir türkiye'de yaşayan, ankara yerine "angara" diyecek kadar asimile olmuş, bizim çoğu huyumuza aşina olmuş bir amerikalı.
hemen (gbkz: sex and the city) moduna giriyorum. şimdiye kadar çeşit çeşit erkek gördüm, birçok flörtüm ve sevgilim oldu. çok mutlu olduklarım da oldu, çok mutsuz olduklarım da. son yıllarda erkeklerde beni en bezdiren şey ne istediklerini bilmemeleri oldu. ilişkiler çok ama çok laçkalaştı. yok hoşlanıyomuş da ama ilişkiye hazır değilmiş, yok istiyomuş da istemem yan cebime koymuş, yok ilk adımı kadın atmalıymış da, aman efendim biz kadınlar onun 3 kuruş parasına ve kıytırık kariyerine göz dikmişiz de bilmemne. amaaaan. valla naz çekmekten, sürekli kıvıran, olayı 7 sezonluk uzun metrajlı (gbkz: aşk-ı memnu)'ya çeviren heriflerden b-ı-k-t-ı-m. ne kadar bıktığımı özellikle itiraf girdilerimden görebilirsiniz. ibretlik insanlara denk geldim.
neyse ki yabancılarda cinselliğe bakış çok daha farklı olduğu için ve bizim toplum gibi bakışmanın 3 sezon sürdüğü, sürekli yanlış anlamalarla ve bol bol 3. kişilerin araya girmesiyle örülü saçma sapan dizilerle zehirlenmediklerinden olsa gerek, drama sıfffffffffır. bunu önceki yabancı flörtlerimden de biliyorum. adam ciddi bir şey aramıyorsa bunu çok net önceden söylüyor. lönk diye söylemese bile, size bunu hissettiriyor. istiyorsa da bunu çok net hissettiriyor. olay sakız gibi uzamadan bir sona bağlanıyor. bu netlik çok hoşuma gitti. ilk kez 4 ay flörtleşip 2 hafta "nolcak bu iş? bu adam benden ne istiyor?" diye saçlarımı yemeden laps diye başladım bir ilişkiye. ilerisiyle ilgili konularda da çok net. seneye yurt dışına gitmek istiyorum diyorum, ben uygun bir iş bulamazsam gelmem diyor. "şimdiden benden ayrılmayı mı planlıyorsun kaltak!!!!" diyen yok, "15 gün görüşemeyiz benim sınavlarım var" diyorum, "15 gün nereye kayboluyorsun, bana 1 saat bile ayıramaz mısın, böhühüğ ama arkadaşlarınla görüşüyosun!!!" diye darlayan yok. sınırlarıma, kararlarıma ve tercihlerime saygı duyulduğunu dibine kadar hissediyorum. dramasızlığı da buna bağlıyorum açıkçası. herkes herkesin hayatına ve tercihlerine saygı gösterip onları olduğu gibi kabullenince, ilişkiden önce saçma sapan dramalara gerek kalmıyor.
bizim erkeklerin en büyük sorunu da bu. seks için reddedilmekten korktukları için, reddedilmek istemedikleri için inanılmaz fazla numara çeviriyorlar. bir bakıyorsun aşık, bir bakıyorsun meğersem değilmiş. aşık rolü (gizlinot: değil), ciddi ilişkiye giden flört rolü (gizlinot: onu yapmazsa yüz bulamaz çünkü), çok bayılıyorum ama bizimkisi imkansız rolü (gizlinot: o engellerle uğraşmak istemiyor) (gizlinot: seni istemiyor) vs. vs. ay yazarken bile içim şişti. hep şey düşünmüşümdür, bence (gbkz: yetişkin) bir (gbkz: birey) olmanın önkoşulu, kendi eylemlerinin sorumluluğunu almaktır. bizimkiler sorumluluk almadan o eylemi yapmak istiyor. dolayısıyla ne yetişkin ne de birey olabiliyorlar.
ayrıca "hangi aşamada ne yapmalıyım da kızı köpek edeyim?", "bunu yaparsam totosu kalkar", "bunu demek için çok mu erken? evleniyoruz sanmasın haa" gibi kaygıları olmadığı için, 3. günden sizden diş fırçanızı evine getirmenizi, 5. günden küçük bir bavul yapıp eşyalarınızı evinde tutmanızı isteyebilir. beğendiğini laps diye söyler, aynı şekilde beğenmediğini de. çünkü korku yok, anlatabildim mi? adam istediğini yaşayacak, istediğini hissedecek ve bunu ifade edecek. ilişkiler ise bunları uyumlu insanlar için vardır, ali cengiz oyunları çevirip uyumluymuş gibi yapan insanlar için değil.
bir başka olumlu yanı da cinsellik. kadına oral yapmayı bu kadar normal gören 1 erkek görmemiştim daha önce. bizdeki modeller a) bunu (gbkz: hediye) gibi görüp, özel günlerde yapan model; b) kadın orgazmını bir takıntı haline getirip, illa orgazm olana kadar sürekli yapmaya çalışan model; c) assssla yapmayan model. ahaha ya offf. duyan da... neyse.
sonuç itibariyle özgürlüğüne ve kişisel alanına çok düşkün, buraları korumak için 7 düvelle çene yarıştıracak kadar asi olan bendeniz, bu örneği gördükten sonra yabancı olmayan biriyle yapamaz gibime geliyor. yanlış anlaşılmasın, şimdiye kadar hiç ekşici erkeklerin ters simetriği gibi "ıyyy törk örköklöröö" diyen biri olmadım. erkeğin akıllısını severim, ne kadar çok şey paylaşabiliyorsam o kadar çok severim. ancak bazı şeyler ortak kültürel paylaşımdan da öte. orayı telafi etmek mümkün, ama bu saygıyı tekrar edinmek çok zor. (gbkz: kendine vakit ayırmak) başlığına bir bakın. herkes bunu yapmak istediğini söyleyip, çevresinin anlamadığından yakınmış. buna (gbkz: default) olarak saygılı olduğunu düşünüyorum batılı erkeklerin. adamın fabrika ayarı bu. diğerini değiştirmeye kim uğraşacak?
tabi, burda bir sudan çıkmış balık oldum ilk başta. benim okulum şöyle böyle diye uzun uzun açıklıyordum ki bir baktım adam zaten açıklamadan önce "senin önceliklerine saygım var. okulunu bitirmeni en çok ben isterim" demiş. veya kız arkadaşlarımla tanıştırdım. arkadaşlarım ben tuvalete gittiğimde "bizim kızla ilgili merak ettiğin bir şey var mı?" demişler. bu da "hazır olmadığı bir şeyi sizden öğrenmek istemem. hazır olunca kendi anlatır" demiş. herkes şokkkk. ben olsam merak eder sorardım be bir şeyler. kanımda var (gizlinot: swh).
en kötü yanı kültürel farklar -ki o da inanılmaz eğlenceli oluyor. mesela iki tane iyelik eki öğrenmiş, hepsini yanlış kullanıyor. benden "seksi selfie'si" istiyor. her şeyi padişahın sol ibrikçi başıymış gibi söylüyoruz artık; ahmet'in kalemisi, ayşe'nin okulusu, fatma'nın doğumgünüsü... hâlâ domates çorbası yerine "domates çorba" diyor ama. ahaha 40 yıl düşünsem böyle bir dilbilgisi hatası icad edemezdim. keşke vaktimiz ve sabrımız olsa da çoğul özne görünce çoğul fiili yapıştırmasıyla (gizlinot: sular kesildiler), olur olmaz yerlerde "allah allah yaaa" demesiyle, her cuma "hayırlı cumalar rabbim inş amin" gibi anlamsız cuma mesajları paylaşmasıyla falan dalga geçebilsek. bir de geçen gün buluştuk, evlere dağılırken akşamın 11'i olmuş saat. onun otobüsünün olduğu yere geldik, benim daha yürümem gereken yol var. "hadi görüşürüz" diyip çekip gitti herif. sap gibi kaldım ortada ühühü. yol boyu da güldüm bu duruma. nasıl normal geliyormuş birinin beni durağa bırakması. neyse ki ölmeden eve gelebildim. yol ortasında dilli milli baya sarılıp elleşerek öpmeye çalışıp, bizi taşlatacak olması da cabası. ama sağolsun, bütün cuma'larımı ve (gbkz: milli bayramlar)ımı hiç sektirmeden kutladı. kabotaj bayramımı kutlamayı unutursa kavga çıkartmayı planlıyorum (gizlinot: swh).
özetle, güzel bir şey yabancı biriyle ilişki yaşamak.
2 kasım 2019 00:00
2 kasım 2019 00:04